Etiketler

24 Mayıs 2016 Salı

Ahmet KAYA-Odam Kireç Tutmuyor

Odam kireç tutmuyor
Kumunu katmayınca
Sevda baştan gitmiyor
Sarılıp yatmayınca

Baba ben derviş miyem
Hırkamı giymiş miyem
Ben sevdim eller aldı
Niye ben ölmüş müyem

Odam kireç tutmuyor
Kumunu katmayınca
Sevda baştan gitmiyor
Sarılıp yatmayınca

Ahmet KAYA- Tut ki Gecedir

Tut ki gecedir
Karanlık sivasir ellerine camlardan
Birden kırmızıya döner trafik ışıkları
Kükürtlü dumanlar yükselir
Korkuya batmış cam kırığı adamlardan
Tehlikeye büyür sakalları
Tut ki gecedir

İhbarlar birer sansar
Bir telefondan bir telefona atlar
Yeraltı örgütleri tetik üstünde
Adres değiştirmiş silah kaçakçıları
Fahişeler birbirinden kuşkulanıyor
“Tut ki gecedir
katiller huzursuz
hırsızlar sinirli”
Hainler ürkekçedir
Elleri telefona kendiliğinden uzanıyor
“ihanete gece müthiş bir gerecedir
ihbarlar birer sansar
bir telefondan bir telefona atlar”
İhanet bir bilmecedir.

Ahmet KAYA- Gençlik

Hani benim sevincim nerde
Bilyelerim, topacım
Kiraz ağacında yırtılan gömleğim
Çaldılar çocukluğumu habersiz.
Penceresiz kaldım anne
Uçurtmam tel örgülere takıldı
Hani benim gençliğim nerde.
Ne varsa buğusu genzi yakan
Ekmek gibi aşk gibi

Ah… Ne varsa güzellikten yana
Bölüştüm, büyümüştüm.
Bu ne yaman çelişki anne
Kurtlar sofrasına düştüm
Hani benim gençliğim nerde.
Hani benim sevincim nerde
Akvaryumum kanaryam

Üstüne titrediğim kaktüs çiçeği
Aldılar kitaplarımı sorgusuz.
Duvarlar konuşmuyor anne
Açık kalmıyor hiç bir kapı
Hani benim gençliğim nerde
Yağmurları biriktir anne
Çağ yangınında tutuştum.
Hani benim gençliğim nerde.

Ahmet KAYA- Jilet Yiyen Kız

O kızı nerede nasıl görsem
Aklımı başımdan alır ağzı
Saçları şıra köpüğü desem
Kaşları bıçak izi kırmızı
Yakut pulları mıvebu ne görkem
Kanlı gözbebeklerindeki yazı
Beni nasıl büyüledi bilmem
Kirpikleri örümcek kırmızı
Kızıl demirden bir ünlem
Salınması yangın yalnızı
Korkmasam öpmeye eğilsem
Dişleri elektrik kırmızı
Çarpılmışım başım sersem
Sevdim jilet yiyen kızı

23 Mayıs 2016 Pazartesi

Ahmet KAYA- Giderim

Artık seninle duramam,
Bu akşam çıkar giderim
Hesabım kalsın mahşere
Elimi yıkar giderim
Sen zahmet etme yerinden
Gürültü yapmam derinden
Parmaklarımın üzerinden
Su gibi akar giderim
Artık sürersin bir sefa
Ne cismim kaldı ne cefa
Şikayet etmem bu defa
Dişimi sıkar gierim
Bozarmı sandın acılar
Belaya atlar giderim

Ahmet KAYA- Gel Haydi Gel

Güller solmadan önce gel
Gecenin yarısında gel
Gizli gizli gel sessiz gel
Ay pencereden aşmadan
Karanlık yoldan şaşmadan
Yavaş yürü koşmadan gel
Kimselere sataşmadan
Ekiplere dalaşmadan
Belaya bulaşmadan gel
Bak ben gelmeden önce gel
Ben sana gel demeden gel
İşte şimdi gel hadi gel
Uykulara karışmadan
Yastığımız buruşmadan
Rakımız mayışmadan gel
Gün sabaha kavuşmadan
Ayaklarım dolaşmadan
Arzular savuşmadan gel
Ay pencereden aşmadan
Karanlık yoldan şaşmadan
Yavaş yürü koşmadan gel
Kimselere sataşmadan
Ekiplere dalaşmadan

Ahmet KAYA- Tezgâhtar Nebahat

Ahmet KayaTezgahtar bir kızdı o permalı saçlarıyla                                    
Herkese gülümserdi süzgün bakışlarıyla
Anasının elinden kaçırıp birkaç kuruş
Konserlere giderdi çılgın gözyaşlarıyla
Kırmızı hırkasıyla resimler çektirirdi                                               
Keşfedilmek için hep Beyoğlu’nda gezerdi
Her akşam o şarkıcı duvardaki posterden

 Uzanıp rüya gibi dudağından öperdi
Ahh Nebahat Nebahat bir gün görmedi rahat
Düşünür bulamazdı kimdeydi bu kabahat

Tezgahtar bir kızdı o evi Salmaclarda
Altı kardeş bir ana birde kötürüm baba
İçki kumar peşinde boşvermiş bir abisi
Devlete karşı gelmiş bir ablası mapusta
Kırmızı hırkasıyla ah seneler eskitti

Sonunda rüyasını sandığına kitledi
Mahalleden biriyle heveslendi sevmeye
Hayırsız çıktı oğlan zengin bir dula gitti
Ahh Nebahat Nebahat ona gülmedi hayat
Sonunda anladı ki kendindeydi kabahat.